4 Nisan 2010 Pazar

Kuburga, Aşk ve Kuburga'in Aşık Yanılgıları



Güneş açtı, keyif yerinde. Melankoliye ve yağlı saçlı kızlara olan aşkımı keyifli bi anda daha iyi anlatabilirim gibi geldi. Edebiyat yapmicam, biraz karıştırıcam ortalığı, her şeyden önce kendimi anlamaya çalışıyorum.

Aslında bu psikolojiden çok büyük ölçüde kurtuldum.
"Yıllardır tanıdığınız Eren, kendini tanısaydı neler söylerdi?" sorusunu cevaplamaya çalışacağım.

"Eren sen tanıdığım en süper insansın. Niye mesela bana aşık olmuyosun da saçma sapan tiplerin peşinden koşuyosun?" sorusunu cevaplamaya çalışıcağım. Evet her gün soruyolar bu soruyu.

Öncelikle lümpen olmayan yanıma hoş geldiniz: az yazılı, bol fotoğraflı, az kıyafetli, bol orjinalli, erotiğe kaçmamayı başaran moda dergilerini seviyorum. Bunlardan bi tanesini karıştırırken 7 senedir aşık olduğum, yedi kere çıkıp ayrıldığım kızla karşılaştım.

Her ilişkimin ilk iki-üç günü çıkıp ayrıldığım, bana artıklarını bırakan kızla karşılaştım.

Artık hem anlamam, hem de üzdüğüm insanlara anlatmam lazımdı bu kızın nereye gittiğini.

Önce şu fotoğraflara bi bakın. Hayır, güzelliğini takdir edin, allah vergisini ayakta alkışlayın veya loblarınızını ezerek yuhalayın, giyimine laf edin diye bakın demiyorum. Dişi veya erkek olmanız fark etmez ama dişilere eğilimli birinin şu cümleden sonra yazdıklarımı daha iyi anlayabileceğini düşünüyorum. Ne hissettiriyo şu fotoğraflar, orasını düşün benim için. Bu kız ne yapar? Nelerden hoşlanır? Ne giyer?
Bana öyle geliyo ki herkesin kafasında benzer şeyler canlanıcak...





"O kız niye bu kız?"
Senin cevabına göre bulucam cevabımı.

Durum 1: Sanıyorum ki kafanda şöyle bişey canlandı:
Melankoliyle keyif sevişiyo resmen. Bu kız resim yapar, boktan bi jean pantolon giyer, kitap ve sırt çantasız çıkmaz, yalandan kahkaha atmak yerine içten gülümser, belli başlı bitkilerle arası iyidir, memnuniyetsizdir çünkü okumaktadır, kimseye hayran olmaz çünkü kimseden hayranlık beklemez.

Bu durumda bu kız sanat tanrıçasının suretidir, bulalım ve tapınalım.


Durum 2: Durum 1 hakkında "Ne saçmalıyo lan bu?" dedin.
Biraz daha düşüniym o zaman...

"O kız niye bu kız?"

Kendi hayatımdan dolayı sanırım.

Düşüncelerim melankoliye sürükledi. Melankoli suratsızlaştırdı, yer yer çekilmez hale getirdi.
Düşüncelerim sanata sürükledi. Sanat, evin içinde keyfi bulmayı öğretti.
Düşüncelerim kendime sürükledi. Kendimi sevdim, saçım yağlandı.
Düşüncelerim derine sürükledi. Kıyafetin altındakini önemsedim, yenisini almadım.

Şimdi suratı asık, çekilmez dişi görür görmez düşünüyo zannediyorum.
Yağlı saçlı dişi görür görmez okuyo zannediyorum.
Evden çıkmayan dişi görür görmez sanatla uğraşıyo zannediyorum.
İki kelime alıntı yapan dişi görür görmez derin zannediyorum.

O peşinden koştuğum kızlardaki tipik özellik olan "bedroom-eyes" durumu da cabası... Melankoliyi sezdiriyo gibi o çekiğimsi gözler.

Bunlardan rastgele birine sahip kızlardan birini biraz izledikten sonra kız gidiyo, yerine yukardaki kız geliyo.
Aşık oluyorum, arkasından koşuyorum.
İşler tatlandıktan iki gün sonra gidiyo aşık olduğum, yerine artıklarını bırakıyo. Tanımadığım bi kızın peşinden koştuğumu farkediyorum.

Senin ne suçun var?
Hiç.
Benim ne suçum var?
Hiç.

...

Peki Kuburga, ne zaman akıllanıcaksın?
Sen akıllandığın zaman.

Peki Kuburga, kimi seviceksin?

Akıllı bir seni.

0 yorum: