Bir deve akşamı, muhabbet her zamanki tatlılığında. Arka planda güzelim müzik, muhabbetin üstüne tarçın serpiyor. Sonra o müzik deveye yaklaşıyor. Yaklaşıyor ve deveyi göz yaşlarıyla boğacak kadar yakına geliyor. Müzik, dünya tatlısı bir çingenenin ağzından, göz yaşları da gözlerinden çıkıyor ve klarnetin ucunda buluşuyorlar. Belki atmosferden, belki de sahiden iyi çaldığından, çingenenin müziği deveyi susturuyor, deve ilk defa konuşmadan dinliyor: Altı tane kızanından, sürekli para isteyen karısından ve hayatının büyük bölümünü karartan parasızlıktan bahsediyor klarnetçi. Memleket hallerini, edebiyatı, ıvırı zıvırı düşünen deve ilk defa tekil bir insan üstünde düşünüyor. Arada susan klarnetçi cebindeki mendille göz yaşlarını siliyor, bir masada 4 saattir klarnet çaldığından, taksiye bile yetmeyecek para verdiklerinden bahsediyor. Devenin de parası olmadığından yardım edemiyor klarnetçiye. Hüznün en koyu olduğu anda "Karagöz'e benzeyen" geliyor. Klarnetçi'nin can dostu Karagöz'e benzeyen. Osman abi bize 20 lira verdi, diyor. Klarnetçi ilk başta inanamıyor. Daha sonra 20 lirayı görüyor ve o gece belki ilk defa seviniyor. Deve'nin uğurlu geldiğine inanıyor Klarnetçi: Bir şarkı iste benden, diyor. Deve, Klarnetçi'nin sevincine ortak olmuş: Sen ne istersen onu çal be abi, diyor. Biraz ısrardan sonra Deve istiyor, Klarnetçi çalıyor. Çalarken ağlıyor, ağlarken çalıyor. Belki mutluluktan, belki hüzünden. Ağlıyor Klarnetçi, klarneti ağlatıyor. Ve müzik göz yaşı kadar somut oluyor. Klarnet nota ağlıyor, akıllar düşünüp acımaya başlıyor.
Aksam bitip de
Gelince efkâr kapıya,
Ağlamak çağırır,
Ağlamak sevdiceğe.
Çalarsın kapısını hüznün,
Ağlamak açar kapıyı;
Elinde klarneti,
Dilinde türküsüyle.
Altı tane kızanı,
Mutlu gençlik yılları,
Şarap kokan nefesi,
Kalbinde müziğiyle.
Ağlarsın o notalar
İşler ya yüreğine,
Ağlarsın o ağlarken
Uzak sevdiceğine.
9 Aralık 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder