O kadar nefret ediyoruz ki sizden,
adınızı söylerken suratımız kırışıyor.
Nefretimizi bardağa doldurup içebiliyoruz,
en az sizin kalabalığınız kadar yoğun.
Her yerdesiniz,
tipiniz, kokunuz, her şeyiniz aynı.
Ah, o kadar çirkin, o kadar 2. sınıfsınız ki...
İçinizden biri öldüğünde insanca üzülmek zor geliyor,
ya rol yapıyoruz, ya da yüzsüzce gülüyoruz,
ölmenizden açıkça keyif alıyoruz.
Ve biz,
o kadar elit, o kadar kaliteliyiz ki,
bokumuz kokmuyor.
Terlemiyoruz, kıllanmıyoruz, kanamıyoruz.
Doğmamız ne kadar ihtiyaçsa,
ölmemiz o kadar lüzumsuz.
Güçlü, zengin, güzeliz.
Ayağımız, elimiz,
her yerimiz, her şeyimizle farklıyız,
değişiğiz. Dünya, şüphesiz,
bombok bir yer olurdu bizsiz.
Ölün!
Madem bizim kadar bilemeyeceksiniz,
değersiz değerlerinizle gömülün!
Ailenizle, bireysizliğinizle, isimsizliğinizle...
Ve yalnız biz kalalım, güzelleştirelim dünyayı
güzelliğimizle.
18 Eylül 2011 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder