20 Şubat 2012 Pazartesi

Aniden





-Bir kere olsun şu anahtarı ilk seferinde bulayım. Çok da zor değil ki... 4 tane siyah olan değil, o tek başına, beyaz renkli olan kapıyı açan.

Nihayet girebildim içeri, o soğuk, varoş kokan evime. Çantaları yere bıraktım. Çok ağırlar! Etraf karanlık. Elimle duvarı yokladım ışığın açma kapama düğmesini bulabilmek için. Aylardır buradayım hala alışamadım yerine, bulamıyorum ezberimden. Işıkları yakmamla beraber, duvara bitişik olan kalorifer peteğinin üzerindeki siyah renkli ilaç kutusu çarptı gözüme. Burda unutmuşum, çok aksattım ilaçlarımı. Ayakkabılarımı çıkardım, beyaz fayanslar üzerinde bırakarak onları, girdim içeri. Ev çok soğuk. Kombiyi yaktım. Hala soğuk... Isınmam gerek!

...ve cevap bilgisayarımın ekranından geldi. Anahtarlarımın sorduğu sorunun cevabı ondaydı. Beyaza nasıl ulaşırım?

Ekran açıldığında ışığı zayıftı, abartıcı kimliğimi de katarsam, ekran simsiyahtı, güç kablosunu kontrol ettim, yerinden çıkmıştı kabloyu düzelttiğimde parladı ve bir şeyler söyledi. Beyaz için çaba lazım dedi. O an farkettim ki güzel bir muhabbet doğmak üzere. Bekle iki dakka dedim, içeri gidip kırk iki dakikalık altı tane çarşaf ve bir miktar kaçak tütünümle beraber dolaptaki şarabımı alıp geri geldim. Karşımda, görmüş geçirmiş bir abi edasıyla sırıtıyordu bana. Tam konuşacaktı ki dur dedim ve sigaramı sardım, şu tütünün kalitesine bak dedim önce bir koklayarak, sonra da rengini gösterdim ekrana. Simsiyahtı.

Elimde sarma sigaram, henüz daha yakmamışım, sordum; beyaz için çaba lazım derken?

Yak sigaranı dedi bana.
Yaktım, çek dumanı dedi çektim, bırak dedi...
Her yer bembeyaz dumanla kaplandı, bir daha çektim bir daha bıraktım, o simsiyah tütün bembeyaz olmuştu, heyecanlandım. Başka?

Aç şarabı dedi bana.
Açtım, doldur bardağa dedi, doldurdum, bak dedi...
Bardakta bembeyaz şarabım duruyordu dingin bir şekilde, o simsiyah şarap şişesi bembeyaz şaraba dönüşmüştü, mutlu oldum. Başka dedim tekrar.

Kapat ışığı dedi bana.
Kapattım, bak dedi etrafa, baktım...
Etrafta yalnızca beyaz renkli eşyalarım görünüyordu, diğerleri yok olmuştu, biraz buruldum.

Gözlerini kapa dedi bana bu sefer.
-Uyumak istemiyorum!
Uyumayacaksın korkma, beyaza ulaşmayı öğretiyorum sana dedi.

Onun bu bilge tavırlarının beni etki altına almasına karşı koyamadım, gözlerimi kapattım.
İşte o meşhur beyaz ışık!