28 Nisan 2011 Perşembe

Palyaço

Birazdan palyaço olacağım. 50 lira için. 50 aptal lira için sakallarımı kesip suratıma boyalar süreceğim. Çaldığım sazdan, sevdiğim kızdan, çektiğim çileden haberi olmayan gerizekalı çocuk sürüsünü güldürmeye çalışacağım. Okul harçlığım için. Yalan! Gülücük başına bir tuzlu fıstık ve bir yudum bira kazanacağım. O kadar güzel gülüyorsunuz ki aptallar. Sarhoş olana kadar güldürebilirim sizi.
-
20 lira için okul öncesi çocuk boyunda topukların üstünde saatlerce misket oynayacak, sonra da sigara kokan bıyıkların altındaki adamlara bozuk bir Türkçe'yle "kocacığım" diyecek kadar paraya muhtaç bir kadınla karşılıklı oynuyorum. Beli o kadar güzel ki...
2 hafta oldu ÖSS'ye gireli. Büyük ihtimalle İstanbul'a gideceğim. Kışın geliştirdiğim sazımı sergilemeye geldiğim Ankara'dan, Afyon aktarmalı gideceğim. Büyüklerimin elini öpüp, annemin ilk defa şahit olacağı, aile büyüklerinin sayamadıkları kadarına şahit oldukları "çocukluk-adam olma" sürecinin ilk seviyesini terk etmek için, temelliliğime son vermeye gideceğim. Heyecanlıyım, belli etmemeye çalışıyorum ama heyecanlıyım. Kadınla konuşursam rahatlarım. Belki biraz daha içmeliyim. Bu türkü çok güzel. Hepsinden öte, sevdiğimi bu sefer unutacağımı bile bile gideceğim. Belki başka birini sevmeye, yeni türküler söylemeye, Neşet'in ağlattığı gibi ağlamaya.
-
Havası bile farklı dedikleri yerde, İstanbul'da, sabah kalktığımda hayata iki kuple sövmeme yardımcı olan ağzımın tadı aynı. İlk geldiğimde değişimden o kadar korkmuştum ki. Şüphesiz çok değiştim. Unuttum, başkasını sevdim, unutmaya çalıştım, aslında aynı hikaye. Zaten sonunda şunu fark ettim; bağlamanın, rakı şişesini gırtlağıma gırtlağıma ağlattığı her yer benim memleketimmiş. Rakının, bağlama tellerine, azılı köpeklermiş de vurursam susacaklarmış gibi vurmamı sağladığı, dünyanın en güzel köpek korosuna şeflik yapmamı sağladığı ev benim evimmiş. Varsın, o beline nice 20 liraları uşak edebileceğim orospu, bir zamanlar göz kapaklarıma kazınmış suretini şimdi hatırlamakta zorlandığım sevdiceğim ya da unutmaya çalışma aşamasına henüz geçtiğim, aklımın yeni ortağı yanımda olmasın. Efkarıma ortak bir duble rakım, bir paket sigaram olsun yeter. Ateş elbet bulunur.
Şimdi gidip sakalımı kesmeliyim. Efkarımı kazanmak için elin veletlerini güldürmeliyim. Geçmişimi unutup bugünüme dalmak için gitmeliyim.