16 Ocak 2010 Cumartesi

Kapıcı

Kapıcılık, lüksün icat ettiği bir meslektir. El memleketinde lüks apartmanların kapısını açmakla ve güvenliğini sağlamakla, bu memlekette de para karşılığı insanlar için günlük alışveriş yapmakla sorumludur. Lüks için hizmet ederken, lüksten bir hayli uzak bir yaşam sürer kapıcı. Genelde hizmet ettiği apartmanın bodrum katında oturur, kira vermez. Kazancı yetersizdir. Herkesin kazancı gibi.
Bienalde, sigortasız çalışan ve aslında sadece insanların lüks yaşamına hizmet eden insanlara dikkat çekmek için bir stand (ya da her neyse) açılmıştı. Birçok şeyin anlamsız geldiği bienalde, bana en mantıklı gelen bölüm bu bölümdü. Alışveriş merkezlerinde yalnızca parfüm test ettirmek için sabahtan akşama kadar ayakta duran ya da boş dükkanda, zaten katlanmış olan tişörtleri tekrar bozup katlayan, azıcık para alan ve sigortası olmayan insanların aslında hiçbir iş yapmadığına, ama o işleri yapmak zorunda olduklarına, kendileri de bienalde sigortasız çalıştıkları ve bu işi yapmak zorunda oldukları halde, dikkat çekmek istemişlerdi. Başarmışlardı nitekim. Apartman görevlileri ya da hepimizce bilinen adlarıyla kapıcılar da bu insanlarla aynı kadere sahip insanlardır. Verdikleri hizmet gereksizdir çünkü anlamsız bir lükstür. Ama onlar bu hizmeti vermek durumundadır, aksi takdirde aç kalırlar.
Aynı zamanda bir hitap şekli olabilir "kapıcı". Dalga geçmek amacı gütmeden, kimseyi kırmadan, hiçbir sosyal mesaj vermeden kullanılabilecek bir hitap şeklidir. "Amele"ye benzer, ama ameleden farklıdır. Çünkü bir mesleği ya da bir kimseyi aşağılamak gibi bir amaç gütmez. Eğer aşağılanacak bir şey varsa bu, kapıcılık mesleğini oluşturan geçmişin, kültürün, ekonomik sistemin ta kendisidir. Bir insanın, kendisi de yapabileceği halde, basit bir işini başkasına yaptırmasının lüzumsuzluğunun ve anlamsızlığının sebebidir çünkü. Ama dediğim gibi; kapıcı, içinde sosyal mesaj barındırmaz. Saftır.
Günümüzde ikili ilişkilerde karşılaşılan en büyük problemlerden biri anlatım fakirliğidir ki bu da anlama fakirliğinin ebesidir. Minimum kelimeyle maksimum şey anlatılmaya çalışıldığı için, dünyanın en olası, en kabul edilir problemidir aynı zamanda. Bu sebeple minimum kelimeyle minimum şey anlatmak en doğrusudur. İçi boşaltılmış kelimelerle dolu şeyler anlatmaya çalışmak beyhudedir çünkü. Dedikodudan bir adım öteye geçmeyecek konuşmalara meylettiren günlük dil bilgimizi doğru kullanarak, dedikodu tadında hoş sohbetlerimizi eksik etmemeli, bir şeyler anlatmak yerine herhangi bir şeyler söylemeli, anlama ve anlatma yetimizi elimizden geldiğince köreltmeliyiz. Bazen bir kapıcı olmak ve huzura ermek için neler vereceğimizi düşünüp, tekrar güzel uykumuza devam etmeliyiz.
Sabah servisinde görüşürüz. İyi uykular.

8 Ocak 2010 Cuma

İç Çektik.

Oturdum.
Vapurdaydım.
Karşımda ağarmış saçlar...
Gözgöze geldiğimizde kaşlarımızı kaldırıp indirdik.

Denizi dinledim,
Çok gürültülüydü,
Dinleyemediğini söyledi.

Dinleyemedim.

Çantamı açtım,
Biraz doğrulup elini cebine soktu.

Kitabımı çıkardım,
Katlanmış, kırışık bir kağıt parçası çıkardı.

"Gerçekten arayan, öğretileri kabullenmez."
"250 gram kıyma, iki ekmek."

İç çektik.

4 Ocak 2010 Pazartesi

Üçün biri ve Üçün diğer ikisi Üzerine

Üçün biri'nden bağımsız olan Üçün diğer ikisi birbirinin zıttıdır, aynı zamanda simetrisidir. Üçün biri, diğer ikisinin simetri çizgisidir. Tam ortalarındadır ve ikisine de aynı yakınlıktadır. Burada benzetme, ağlayarak ilk nefesini alır ve tek mecaza sonsuz anlam yükler. Gece vakti Ebu Zeyd vesilesiyle aklıma takılan anlam ise; Radikal Ateizm, Radikal İslam ve Üçün biri'dir. Radikal ortak paydası, birbirine zıt iki inanışı, inanç olmaktan uzaklaştırıp, iki farklı tarafın taraftarlığına, dolayısıyla birbirlerinin simetrisine dönüştürüyor. Çünkü insan, taraftar sıfatına büründüğü anda tek tip olur, aynada kendi kadar rakip tarafın taraftarını da görür. Yalnızca rengi ve holiganlık kat sayısı farklıdır diğer taraftarlardan. Fakat sonuçta taraftardır, destekler, savunur, küfreder.
Sırf ateist diye 36 arkadaşıyla bir otelde yanan masumla, sırf müslüman diye cahil, bağnaz, yobaz sayılan, kutsal kabul ettiği şeyler bilinçli şekilde aşağılanan masum aynı durumdadır. Çünkü ikisi de masumdur. Çünkü ikisi de Üçün biri'dir; diğer ikisine batar. Diğer ikisine (Radikal Ateizm ve Radikal İslam'a) eşit uzaklıkta olması, herhangi birinin ya da ikisinin saldırısına maruz kalmasına sebep olabilir. Kendisini savunmaya kalktığında Radikal Ateist ya da Radikal İslamcı olmakla suçlanabilir. Bunun sebebi de suçlayanın, holiganlık boyutundaki taraftarlığı ve taraf olmanın sebep olduğu körlüğüdür. Bu durumda Üçün biri'nden haberi olmayan Üçün diğer ikisi'nin bu davranışta bulunması normaldir. Çünkü taraftardır, sivrilmiştir, körleşmiştir.

kuburga

Kuburga sözlüğe yazar olmuş, dokuzuncu nesil biçare yazar demişler adına. Varsın hayırlı olsun.